İçeriğe geç

Kadro boyu küçük olursa ne olur ?

Kadro boyu küçük olursa ne olur?

Ankara’da büyüdüm. Çocukluğum Keçiören’de geçti; apartman önlerinde top oynarken takım kurmak bile meseleydi. Kaleci kim olacak, yedek var mı? O zaman fark etmeden öğrendim: Kadro boyu küçük olursa ne olur sorusu sadece futbolda değil, hayatta da karşına çıkıyor. Bugün 25 yaşındayım, ekonomi okudum, veriyle uğraşmayı seviyorum. Şimdi bu soruyu iş hayatında, ofislerde, start-up’larda, hatta devlet kurumlarının küçük birimlerinde görüyorum.

Çocukluktan kalan ilk ders: Yedek yoksa stres vardır

Mahalle maçlarında yedek olmazdı. Biri yorulunca oyun dururdu. Aynı şey işte de oluyor. Kadro boyu küçük olursa ne olur? En basit cevap: Herkes biraz daha fazla koşar. Ama mesele sadece efor değil. Veriler şunu söylüyor: OECD ülkelerinde yapılan iş gücü verimliliği analizlerinde, çok küçük ekiplerde kişi başına düşen görev sayısı arttıkça hata oranları yükseliyor. Bunu raporlarda “iş yükü yoğunlaşması” diye okuyorsun; ben ise bunu pazartesi sabahı mail kutusuna düşen 40 e-postada yaşıyorum.

İlk işim ve küçük bir ekipte büyüme sancısı

Üniversiteden yeni mezun olduğumda Çankaya’da küçük bir danışmanlık ofisinde işe başladım. Toplam altı kişiydik. Herkes her şeyi yapıyordu. Veri analizi, sunum, müşteri toplantısı… İlk başta heyecan vericiydi. Öğreniyorsun, sorumluluk alıyorsun. Ama üçüncü ayda fark ettim: Kadro boyu küçük olursa ne olur sorusunun cevabı zamanla değişiyor. Başta hız kazandıran bu yapı, bir süre sonra tıkanmaya başlıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) iş gücü istatistiklerinde küçük ölçekli işletmelerde çalışanların haftalık fiili çalışma sürelerinin daha uzun olduğu görülüyor. Bu veri, akşam 9’da hâlâ ofiste olan halimi açıklıyordu. Küçük ekipte kimse “bu benim işim değil” diyemiyor.

Ekonomik açıdan bakınca: Maliyet mi, verim mi?

Kısa vadede avantajlı

Ekonomi okumuş biri olarak sayılara bakmadan duramıyorum. Küçük kadro, maaş gideri düşük demek. Özellikle yeni kurulan girişimler için bu cazip. Dünya Bankası’nın KOBİ raporlarında, başlangıç aşamasında küçük ekiplerle yola çıkan firmaların hayatta kalma oranlarının ilk iki yılda daha yüksek olduğu belirtiliyor. Çünkü sabit maliyetler düşük.

Uzun vadede gizli bedel

Ama aynı raporlar şunu da söylüyor: Üçüncü yıldan sonra büyüyemeyen küçük ekipler, pazar payı kaybediyor. Kadro boyu küçük olursa ne olur? Yenilik yavaşlar. Ben bunu ofiste gördüm. Yeni bir yazılım öğrenmek istiyoruz ama kimsenin zamanı yok. Herkes mevcut işi yetiştirmeye odaklı.

İnsan hikâyeleri: Ayşe abla ve tükenmişlik

Ofiste Ayşe abla vardı, benden yaşça büyük. İki çocuk annesi. Küçük kadroda çalışmanın yükünü en çok o taşıyordu. Bir gün kahve molasında “Aslında işimi seviyorum ama nefes alacak alan yok” dedi. Sonra işten ayrıldı. Yerine kimse gelmedi, işler paylaşıldı. Kadro boyu küçük olursa ne olur sorusunun en sessiz cevabı buydu: İnsanlar birer birer yorulur.

Gallup’un çalışan bağlılığı araştırmaları, küçük ekiplerde rol belirsizliği arttıkça tükenmişlik riskinin yükseldiğini gösteriyor. Bu, sadece istatistik değil; Ayşe ablanın göz altındaki morluktu.

Ankara’dan gözlemler: Devlet dairesi de olsa fark etmiyor

Ankara’da yaşayınca kamu tarafını da yakından görüyorsun. Bir arkadaşım küçük bir ilçe müdürlüğünde çalışıyor. Kadro eksik. Herkes aynı anda hem memur hem teknik personel. “Devlet güvencesi var” diyorlar ama kadro boyu küçük olursa ne olur sorusu burada da geçerli: İşler yavaşlıyor, vatandaş sinirleniyor, çalışan yıpranıyor.

Sonuç yerine hayatın kendisi

Bugün dönüp baktığımda şunu görüyorum: Küçük kadro ne tamamen kötü ne de mucize. Öğretiyor, hızlandırıyor, ama sınırı var. Mahalle maçlarında yedek yoktu; büyüdük, öğrendik ki yedek aslında nefes demek. İşte de öyle. Kadro boyu küçük olursa ne olur? Bir süre idare edersin. Sonra ya büyürsün ya da yorulursun. Ben verilerle bunu görüyorum, Ankara sokaklarında ve ofis koridorlarında da yaşıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
ilbet