Cahiliye Döneminin Topluma Olan Etkisi: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Üzerine Bir Bakış
Toplumların tarihsel gelişimleri, geçmişteki olayların ve dönemin birikimlerinin yansımasıdır. Cahiliye dönemi de, Arap toplumunun sosyal yapısının şekillendiği, özellikle toplumsal cinsiyet rollerinin katı bir şekilde belirlendiği, kadınların ikinci planda tutulduğu bir dönem olarak bilinir. Bu dönemdeki değerler ve uygulamalar, günümüz toplumlarında hâlâ etkisini hissettiren pek çok toplumsal normu ve yapıyı şekillendirmiştir. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde yaşarken, sokakta, toplu taşımada ve işyerinde karşılaştığımız toplumsal sahnelerde, Cahiliye döneminin toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi temel alanlarda nasıl izler bıraktığını gözlemlemek mümkündür.
Toplumsal Cinsiyet: Kadın ve Erkek Rollerinin Sıkı Sınırları
Cahiliye döneminde, kadınlar genellikle evin içinde, sadece çocuk doğurmak ve ev işleri yapmakla tanımlanan bir role sahipti. Bu sınırlı rol, dönemin sosyal yapısının temel taşlarını oluşturuyordu. Bugün İstanbul’da, toplumsal cinsiyet eşitsizliği hala sokakta, işyerinde ve hatta toplu taşımada gözlemlenebilecek bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların iş gücüne katılımı, hâlâ erkeklerden daha düşük ve toplumsal algı, kadınları yalnızca ev içi rollerle ilişkilendiriyor. Sokakta yürürken, özellikle gece saatlerinde bir kadının kendini güvende hissetmemesi, Cahiliye dönemi değerlerinin modern dünyadaki yansıması gibidir. Kadınların dışarıda yalnız olmaktan korkması, kadına yönelik şiddet, taciz gibi olgular, bu toplumsal yapının modern hayattaki izleridir.
Toplu taşımada da durum farklı değildir. Kadınların özellikle kalabalık saatlerde yaşadığı tedirginlik, onlara ayrılan özel alanların eksikliği ve cinsiyet temelli ayrımcılık, bir yandan da Cahiliye dönemindeki kadının toplumdaki yerinin bir yankısı olarak görülebilir. Erkeklerin, kadınların hakkı olan alanları işgal etmeleri, kadınların toplumda kendi kimliklerini bulmalarını engelleyici bir etkidir.
Çeşitlilik ve Toplumsal Farklılıklar
Cahiliye dönemi, yalnızca cinsiyet eşitsizliği ile değil, aynı zamanda farklı gruplara yönelik dışlayıcı bir tutumla da karakterize oluyordu. Bu dönemde, Arap toplumunun sahip olduğu sınıf yapıları ve kabileler arasındaki farklılıklar büyük bir öneme sahipti. Bugün İstanbul’da, çeşitli etnik grupların, dinlerin ve kültürlerin bir arada yaşaması, her ne kadar zengin bir çeşitliliği temsil etse de, bu çeşitlilik bazen dışlayıcı söylemlerle karşılaşabiliyor. Farklı dil, din, etnik köken ve yaşam tarzlarına sahip bireyler hala toplumun kenarına itilebiliyor.
Toplu taşımada, özellikle farklı sosyal sınıflardan gelen insanların aynı alanda bir araya geldiği zamanlarda, bu çeşitliliğin oluşturduğu gerilimler gözlemlenebilir. Yüksek gelirli bireylerin, daha düşük gelirli bireyleri dışlama çabaları, bir zamanlar Cahiliye döneminde kabileler arasında yaşanan ayrımcılıkla benzer bir etki yaratır. Aynı şekilde, bir sosyal sınıfa ait olmayan insanların dışlanması, sosyal ayrımcılığa ve eşitsizliğe yol açmaktadır. Bu tür uygulamalar, bu farklılıkları ve çeşitliliği hoş görmeyen bir zihniyetin varlığını günümüze taşıyor.
Sosyal Adalet ve İnsan Hakları
Sosyal adalet, her bireyin eşit haklara sahip olduğu, adaletin ve eşitliğin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder. Cahiliye dönemi, adaletin çoğu zaman güçlü olanın lehine işlediği, zayıfın ise dışlandığı ve ezenin hep kazandığı bir dönemdi. Günümüzde ise sosyal adalet kavramı, hukuki eşitlik, insan hakları ve temel özgürlükler gibi unsurları kapsar. Ancak, İstanbul gibi büyük şehirlerde, hala toplumsal adaletin sağlanamadığı birçok nokta vardır. Örneğin, evsizlerin sokakta karşılaştığı şiddet ve dışlanma, yoksulların iş gücü piyasasında karşılaştığı ayrımcılık ve LGBT+ bireylerin karşılaştığı toplumsal baskılar, sosyal adaletin hala sağlanamadığının göstergesidir.
İstanbul’daki pek çok semtte, gece geç saatlerde sokağa çıkmış bir LGBT+ bireyinin yaşadığı zorluklar, toplumsal cinsiyet ve sosyal adaletin hala yetersiz bir biçimde işlediğini gösteriyor. Aynı zamanda, işyerlerinde de hala kadınların daha düşük maaşlarla çalıştırılması, ayrımcılığa uğraması, sosyal adaletin eksikliklerini ortaya koymaktadır. Bu tür olgular, Cahiliye döneminde güçlü olanın her zaman haklı sayılmasının ve zayıfın sistematik olarak dışlanmasının bir uzantısıdır.
Günümüz Toplumuna Etkileri
Cahiliye döneminin topluma olan etkileri, İstanbul gibi büyük ve kozmopolit şehirlerde hala görünür bir şekilde devam ediyor. Cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlar, her geçen gün daha fazla tartışılan konular olsa da, geçmişten gelen toplumsal normlar, bireylerin yaşamlarını şekillendirmeye devam ediyor. Gelişen toplumsal bilinç ve hak mücadelesiyle birlikte, bu etkiler yavaş yavaş ortadan kalksa da, Cahiliye döneminin izlerinin hala sokakta, toplu taşımada ve işyerlerinde karşımıza çıkması, bu sürecin zaman alacağının bir göstergesidir.
Sonuç olarak, Cahiliye dönemi, toplumsal yapının ve değerlerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış ve günümüz toplumlarında hala etkili olan pek çok normu yaratmıştır. İstanbul’daki farklı toplumsal kesimler, bu dönemin izlerini farklı şekillerde deneyimlerken, sosyal adaletin sağlanması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurumsallaşması ve çeşitliliğin kabulü gibi konular üzerinde daha fazla düşünmemiz gerektiği açıktır.